Slavoj Žižek ve Uluslararası İlişkiler Teorisi

Nezih Onur Kuru

ÖZ

Žižek eleştirel teoride öne çıkan çağdaş isimlerden biri olarak Soğuk Savaş dönemi sonrası küreselleşme, kapitalizm ve çokkültürlülük ile ilgili çalışmalarında Hegelci diyalektik, psikoanaliz ve ideoloji eleştirisine odaklanmaktadır. Özetle Žižek çokkültürlülüğün küresel kapitalizmin hegemonik mantığını sürdürmesini sağlayan bir söylem niteliği taşıdığını iddia etmektedir. Bu doğrultuda, Žižek’in eleştirel teorisi uluslararası ilişkiler alanında küresel hegemonya ve bu hegemonyanın materyal ve ideolojik temellerini ele alan eleştirel Marksist teoriyle ilişkilendirilebilir. Daha spesifik olarak, Žižek’in eleştirel Marksist teoriyi Lacancı psikanalitik kavramlarıyla birlikte psikanalizle birleştirdiği ve sosyo-politik analizlerinde Althusser’in ideoloji analizinden yararlandığı iddia edilebilir. Bu makalenin esas amacı Žižek’in eleştirilerini Uluslararası İlişkiler teorisine bir katkı olarak detaylı bir şekilde ele almaktır. Makalede, Žižek’in eleştirel perspektiften Soğuk Savaş sonrası küresel kapitalizmin ve çokkültürlülüğün yükselişi ve etnik çatışmalar gibi gelişmeleri eleştirel perspektiften nasıl yorumladığı tartışılacaktır.


Anahtar Kelimeler: Žižek, uluslararası ilişkiler teorisi, eleştirel teori, çokkültürlülük, küresel kapitalizm.

PDF

Emmanuel Levinas ve Uluslararası İlişkiler

Özgün Ersin and İbrahim Muradov

Özet

Etik anlayışı Emmanuel Levinas’ın eserlerinin temelini oluşturmaktadır ve bu anlayış çerçevesi sadece iki birey arasındaki ilişkiyle sınırlı kalmamaktadır. Ben ve Öteki üzerinden yola çıkan Levinas toplum ilişkilerinde de etiği ön plana çıkartmaktadır. Bu makalenin temel hedefi Levinas’ın etik anlayışının Uluslararası İlişkiler disiplininde nasıl anlaşılması gerektiğinin yollarını aramaktır. Bu açıdan değerlendirdiğimiz zaman makalede bu felsefi görüşün uluslararası ilişkilerde hâkim olan, devletlerin çıkar odaklı ilişkilerinden ziyade etiğin ön planda tutulduğu bir devletlerarası sorumluluk anlayışının yerleşmesine katkı sağlayabileceği iddia edilmektedir. Bireyin kendi bencilliğinden kurtularak Öteki’yi görmesi, Öteki’nin esiri olması ve diğer Öteki’leri ve onlara karşı da sonsuz sorumluluklarını fark etmesinin ardından siyaset ve hukuk düzeninin ortaya çıkışının doğallığını kabul ederken, Levinas bu düzenin nasıl daha iyiye götürülebileceği konusunda bizlere bir fikir vermektedir. Levinas’ın bütün bu tartışmaları sonucunda sunmakta olduğu ‘Etik’ tanımı bize günümüz Uluslararası İlişkiler anlayışını sorgulama imkânı vermektedir.

Anahtar Kelimeler: Etik, Uluslararası İlişkiler, Öteki, Sivil Toplum

PDF

Gayatri Chakravorty Spivak’ın Uluslararası İlişkiler Disiplinine Getirdiği Post-kolonyal Yorum

Nigar Shiralizade

Özet

Bu makalede Spivak’ın “mâdun”, “kadın cinselliği coğrafyası”, “medenileştirme misyonu”, “epistemik şiddet”, “dünyalaştırmak” gibi bazı kavramlarını Uluslararası İlişkiler disiplininin konuları çerçevesinde değerlendirecektir. Spivak’ın “mâdun” kelimesinin farklı kullanımı ve yorumunu inceleyerek tarihsel olaylarla günümüzün mukayeseli takdimi sonucu kendi yaklaşımını oluşturması özellikle dikkat çekicidir. Makale, Britanya’nın Hindistan’da 19.Yüzyılda uyguladığı emperyalist politikaların günümüz uyarlamasını ABD’nin Afganistan’a müdahalesiyle mukayese ederek, “yeni mâdunların” nasıl oluşturulduğunu değerlendirecektir. “Medenileştirme misyonu” ile kolonyal bölgelere müdahalede bulunan emperyalist güçlerin sadece “sert ve yumuşak güç” kullanımı ile değil, aynı zamanda epistemik şiddet ile mâdunlar üzerinde kurduğu hâkimiyeti anlatan Spivak’ın özellikle kadın mâdunların durumunun vahametine yaptığı vurgu incelenecektir. Makalede Spivak’ın hegemonik retoriğin etkileriyle bilgi ve kimlik oluşumu sonucu Hindistan, Afganistan gibi post-kolonyal bölgelerde kadınları “savunanların” bile aslında kadınların yerine “konuşarak” onları “susturduğu” ifade edilecektir.

Anahtar kelimeler: Spivak, Mâdun, Medenileştirme misyonu, Epistemik şiddet

PDF

Agamben ve Uluslararası İlişkiler: Çıplak Hayat ve İstisna Hali

İnci Bilgin and Safiye Merve Ütnü

Özet

Giorgio Agamben, kavram ve düşünceleriyle özellikle siyaset felsefesinde önemli bir yere sahip toplumsal düşünürlerden biridir. Egemen iktidar anlayışı içerisinde yeniden yorumladığı biyo-siyaset, istisna hali ve bunlar üzerine inşa ettiği çıplak hayat kavramı, onun düşüncesinin temel unsurlarını oluşturmaktadır. Bu makale, Agamben’in siyasi teorisine ve onun düşüncelerinin temelini oluşturan kavramlara değindikten sonra; bu kavramların göç, sınır politikaları ve terörle mücadele gibi Uluslararası İlişkiler disiplinine ilişkin konular çerçevesinde nasıl ele alındığını ve bu alana nasıl bir katkı sağladığını göstermeyi amaçlamaktadır. Bu bağlamda, Agamben’in siyasi teorisinin Uluslararası İlişkiler alanındaki bazı temel uygulamaları sunulup bunların getirdiği yeni perspektiften bahsedilmektedir.

Anahtar Kelimeler: Agamben, İstisna Hali, Biyo-siyaset, Çıplak Hayat, Uluslararası İlişkiler.

PDF

Alain Badiou ve Uluslararası İlişkiler

Gökhan Ereli

Özet

Alain Badiou, Çağdaş Fransız Felsefesi’nin en önemli temsilcilerinden birisi olarak tanınmaktadır. Özgün felsefe yorumunda yenilik ile bağlantılı olarak bir “hakikat” arayışının varlığı onu çoğu çağdaşı Fransız düşünürlerin aksine postyapısalcı gelenekten uzaklaştırır. Postyapısalcı gelenekte sabit bir hakikat anlayışından bahsedilemezken, Badiou için hakikat kavramı önemli bir rol oynar. Badiou’nun felsefesinin temel teorik arkaplanına bakıldığında, Varlık, Olay, Hakikat, Sadakat ve Özne kavramları karşılıklı olarak ilişkileri bağlamında kazandıkları yeni anlamlar çerçevesinde öne çıkar. Alain Badiou’nun görüşlerinin Uluslararası İlişkiler disiplini bağlamında anlam kazanabileceği nokta “Komünizm Hipotezi”nin yeniden düşünülmesinin gerekliliğidir. Bu sebepten bu makalede ilk bölümde Alain Badiou’nun hem akademik hem de özel çevresinin bu özgün felsefe yorumunun oluşmasında nasıl etkili olduğu konusu üzerinde durulacaktır. İkinci bölümde detaylı teorik arkaplana değinilecektir. Üçüncü bölümde ise Komünist Hipotez’in Uluslararası İlişkilerin belki de en önemli analiz birimi olan devlet ile olan ilişkisi incelenecektir. Sonuç olarak Alain Badiou’nun Devrimci-Marksist geleneğin başarısız girişimlere karşın neden olumlanması gerektiğine dair görüşleri açıklanarak makale sonlanacaktır.

Anahtar Kelimeler: Durumun normal düzeni, Olay, Özgürleşme, Doğru arayışı, Felsefe

PDF

Lacan, Arzu ve Osmanlı Modernleşmesi

Toygun Karahasanoğlu and Sedat Can

Özet

Bu çalışma, Lacan’ın teorik çerçevesinden faydalanarak Uluslararası İlişkiler disiplininde baskın olan tutarlı ve verili özne kavramsallaştırmasına karşı çıkmayı amaçlamaktadır. İlk olarak Lacan’ın temel kavramlarından ayna evresi, bilinçdışı ve arzu incelenmiştir. Sonrasında, verili ve tutarlı özne kavramı problematize edilmiştir ve Osmanlı Modernleşmesi’nin uluslararası boyutu, Lacan’ın arzu kavramı ile analiz edilmiştir. Bu açıdan, modernleşme sürecinde Osmanlı Devleti’nin, Batı’yı bir aşkın gösterge ve ideal-ben olarak gördüğü ve Osmanlı Devleti tarafından algılanan eksikliğin yalnızca Batılılışma ile giderilebildiği iddia edilmektedir. Bu çalışma, Lacan’ın teorik çerçevesinin Uluslararası İlişkiler’e temel iki katkısı olduğu sonucuna varır; birincisi, kendi kavramı, bu örnekte Osmanlı Devleti, Öteki ile ilişkisi ile kendini üretir ve öznenin bölünmüş gerçekliği, tutarlı bir kendi imgesiyle ile bastırılmıştır. İkincisi, Modernleşme süreci ile Lacan’ın meşhur “Arzu, Öteki’nin arzusudur” cümlesinin uluslararası alanda mevcudiyeti vurgulanmıştır.

Anahtar Kelimeler: Arzu, Bilinçdışı, Öteki, Osmanlı Modernleşmesi

PDF

Foucault ve Uluslararası İlişkiler: Yönetimsellik ve Biyopolitika

Mert CANGÖNÜL

Özet

Bu makale Michel Foucault’nun ve ondan esinlenen araştırmacıların Uluslararası İlişkiler disiplinine yönelik katkılarını yönetimsellik ve biyopolitika kavramları etrafında değerlendirmeyi hedeflemektedir. Literatürde, iktidar, devlet, nüfus ve (neo)liberalizm gibi günümüzün önemli konularına yönelik meydan okuyucu düşünceleri, Foucault’yu hala güncel tartışmaların önemli bir eleştirmeni kılmaktadır. Bu çerçevede, yönetimsellik ve biyopolitika kavramları, soğuk savaş sonrasında sıklıkla konu edilen, uluslararası göç, güvenlik, hastalıklar ve uluslararası organizasyonların artan faaliyetleri gibi meseleleri analiz etmek için sık sık kullanılmaktadır. Makalede bu kavramların disiplin içerisinde kullanımına dair örnekler verilecek ve Uluslararası İlişkilerle ilgilenen çalışmacılara sağladığı imkanlar tartışılacaktır.

Anahtar Kelimeler: Foucault, İktidar, Yönetimsellik, Biyopolitika, Uluslararası İlişkiler.

PDF

Walter Benjamin ve Uluslararası İlişkiler: Bazı Kavram ve Eleştirilerin Uyarlanması

Mustafa Bozkurt Gürsoy

Özet

Bu makale Walter Benjamin’in birtakım fikir ve kavramlarının Uluslararası İlişkiler Teorisine yapabileceği katkıları tartışmak ve açıklamak amacını gütmektedir. İki ana bölümden oluşan makale birinci bölümünde, belli başlı Benjaminci kavram ve fikirleri açıklar, birbirleriyle bağdaştırır ve yorumlarken ikinci bölümünde ise bunların Uluslararası İlişkiler’de hangi şartlarda, hangi konularda ve hangi açılardan kullanılabileceğini tartışmaya sunar. İkinci bölümde iki temel tez mevcuttur: ilk olarak Benjamin’in “düşünce-resmi” kavramının disiplinimizde bir metot olarak ele alınabilirliği tartışılmakta ve burada Agamben’e atıflarda bulunulmakta; ikinci bölümün ikinci tezi çerçevesinde ise Benjamin’in olağanüstü hal ve egemenlik arasında kurduğu bağlantı, Uluslararası İlişkiler’e olağanüstü/istisnai hal ve İnşacılık teorisindeki anarşi arasında kurulan bir bağlantı üzerinden uyarlanmaya çalışılmaktadır. Benjamin kendi kurduğu bağlantıda büyük ölçüde Carl Schmitt’ten etkilendiği için tartışmaya o da dahil edilmekte ve bir mukayese yapılmaktadır. Sonucunda da ‘anarşinin askıya alınışı’ tabiri öne sürülüp bunun anarşinin sınır ve mümkünatını gösterebileceği iddia edilmektedir.

Anahtar Kelimeler: Uluslararası İlişkiler Teorisi, Walter Benjamin, Uyarlama, Düşünce-resmi, Candan İbaret, İstisnacılık, Anarşi

PDF

Editörün Notu

Faruk Yalvaç

Spectrum: Journal of Global Studies dergisinin  bu özel sayısı Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde vermiş olduğum Contemporary Political Theorists and International Relations dersini alan öğrencilerimin ders konularından yola çıkarak kaleme almış oldukları makaleleri içermektedir.    Konunun derin felsefi boyutlarının olması, önce çağdaş filozofların görüşlerine hakim olma gereği daha sonra da bunları Uluslararası İlişkiler disiplininin konularına uyarlanması hem cesur hem de çok zor bir çabadır. Çağdaş siyaset kuramı birey, toplum, siyaset kavramlarının yeniden değerlendirildiği çok derin tartışmalara sahne olmaktadır. Bütün makaleler hakemlik sürecinden geçmiştir.  Makalelerin hakemlik süreci çok uzun sürmüştür. Konunun yeni olması ve kapsamlı bir bilgi dağarcığı gerektirmesi nedeniyle şu anda yayınlayamadığımız bazı makalelere hakem bulmak bile mümkün olmamıştır. Bu nedenle henüz hakemliği bitmeyen makaleleri bir sonraki sayıda basmayı planlıyoruz. Ayrıca ek makaleler geldikçe online olarak eklenerek içerik genişletilecektir.

Bu vesile ile makalelerin hakemli süreciyle uğraşan bütün arkadaşlarıma, makaleleri bütünleştirip kontrol eden İnci Bilgin’e, makaleleri okuyup yazım hatalarını düzelten Mustafa Gürsoy’a ve makaleleri siteye yükleyen ve sitenin ayakta kalması için her türlü yardımı esirgemeyen Tekin Baykız’a ayrı ayrı çok teşekkür ederim.

Öğrencilerimi cesaretlerinden ve katkılarından ötürü tebrik eder, özel sayının Çağdaş Siyaset kuramı ve Uluslararası İlişkiler ile ilgilenen bütün araştırmacıların yazılarına ve tartışmalarına açık olduğunu belirtirim.

Prof. Dr. Faruk Yalvaç

Spectrum: Journal of Global Studies

Editör

‘How the West Came to Rule’: Why the Disavowal of Eurocentrism is Insufficient

Gurminder K. Bhambra

This is an important book on an important topic; the significance of the issues it raises are attested to by the vigour of the responses it has generated. It is hard to dislodge longstanding disciplinary formations and sometimes difficult to see how they continue to operate even when being disavowed. It is especially difficult when disciplinary formations are associated with canonical figures, such as Weber or Marx. From at least the time that Weber first set out the need to account for the ‘world historical’ significance of the ‘Rise of the West’, social scientists have been focused on variants of that question – from normative attempts to account for the ‘miracle of Europe’ to, more descriptively, seeking to account for the ‘miracle in Europe’. Both forms of the question, however, maintain an exceptionalism of the West as something that needs explanation in its own terms, thereby incorporating Eurocentrism into the understanding of the ‘capitalist modernity’, which was the very ‘world historical’ outcome that Weber believed to be bequeathed by Europe.

Full Text